13 Eylül 2012 Perşembe

Gülse Birsel'e Kulak Verelim






Öncelikle sayın Başbakan'a şunu belirtmeliyim, bir ihanet veyahut gaflet, dalalet ya da hıyanet içinde değilim. 66 aylık çocukların ilkokula başlamasıyla ilgili çok net, çarpıcı, kişisel, kah gülünç, kah trajik, güldürürken düşündüren bir t
ecrübem var, onu aktaracağım.

Ben, 66 ayını doldurup okula başlayan bir mağdurum. 70'li yıllarda Türkiye'de durum böyle değildi biliyorsunuz. En bilinçli, en kaloriferli ailelerin çocukları en az 72 ayı doldurduktan sonra okula başlardı. Diğerlerininki Allah'a emanet, mecbur kalındığında veya ailenin ne zaman durumu olursa.

Ama işte o kaloriferli ailelerden birinin çocuğu olduğumdan, eş dost, komşular, tutturdu "Bu çocuk üstün zekalı, bir yıl erken okula gönderin," diye. Üstün zekalı mıydım? Hiç sanmam. Kendinden 13 yaş büyük abla ve 15 yaş büyük abiyle, ilgi alaka bolluğunda, "Hadi kızım bir de şu marifetini göster," bolluğunda yaşayan çokbilmişin tekiydim büyük ihtimalle.

OKUYAMIYORUM, YAZAMIYORUM, ANLAMIYORUM!

Ama annemler ikna oldu. Boşu boşuna apartman dairesinde bir yıl daha oturup bebek oynamasın, erkenden okula başlatalım dediler. Çok üstün ve eşi benzeri görülmemiş zekama çok da güvendikleri için, sağ olsunlar, bir de yaz tatilini uzatıp, okullar açıldıktan iki hafta sonra, beni birinci sınıfa kaydettiler.

Dikkatinizi çekerim, 11 Mart doğumlu bir sabi olarak, okulların açıldığı eylül ayında tam tamına 66 ayımı doldururken, eğitim hayatıma başladım.

Allah'ım kabusun büyüğü!
Okuyamıyorum, yazamıyorum, anlamıyorum, berbat! Fişler diyorlar, heceler diyorlar, sanki "Doomo arigato gozaimasu" diyorlar! Sanki ortamda Japonca konuşuluyor ve benden başka bütün sınıf Tokyo doğumlu!

Aylar geçti, ben bir "Bugün bayram," yazamadım arkadaş! Ablam iki saat uğraşıyor: "Bugnü beyrm". Abim üç saat ter döküyor: "Buguni byram"! (2012'ye geldik, hala ailede bayramları "Buguni byram" şakası yapılır!) Babam "Benim üçüncü çocuk acaba aptal mı çıktı" diye darlarda! Ezikliğim had safhada. Bazen aklıma esiyor, derste tahtaya gidip renkli tebeşirlerden resim yapıyorum, öğretmen "Hayırdır, delirdin mi, niye kalktın?" diyor. Bugün bayram'ı bırak, niye yerimde oturmam lazım onu bile anlamıyorum!

Şubat tatili geldi. Ankara'ya, eğitimci olan amcamı ziyarete gittik. Babam dert yandı: "Böyle böyle, yapamıyor, okuyamıyor" diye. Amcam şaşırdı, dedi ki "Yapamaz tabii, niye erkenden okula verdiniz? Daha beş yaşında, hazır değil, oyun oynaması lazım!"
Bunun üzerine, olması gereken yaşta gönderilmek üzere, okuldan alındım.

SANKİ BİRİ, BEYNİMDEKİ BİR ŞALTERİ KALDIRDI!

Sevgili veliler, öğrenciler, değerli okuyucular, şu minimum 72 ay kuralı var ya, onu hangi pedagoglar, hangi eğitimciler çıkarttıysa alınlarından öpmek lazım, bu işi biliyorlar. Yemin ediyorum, mart ayının sonu geldi ve abim yağmurlu ve sıkıcı bir öğle, aylarca "Bugün bayram" yazamayan bana, bir günde bana okuma yazma öğretti! Buharlanmış cama harfleri yazdı, hepsinin ses olduğunu söyledi, "Birleşince kelimeler çıkıyor," dedi ve akşam annemler alışverişten döndüklerinde, söyledikleri her şeyi yazabiliyor, yavaş da olsa gazetede yazılan her şeyi okuyabiliyordum. Çok tuhaf, ama sanki zamanı geldi ve biri beynimdeki bir şalteri kaldırdı!
Ertesi eylülde, yani artık 78 aylıkken, altı yaşını bitirmiş halimle birinci sınıfa başladığım gün, okula çantamda kitapla gittim, sıkılmayayım diye! İlkokul süresince hep sınıf birincilerinden oldum, sonraki aşamalarda da eğitimle ilgili hiçbir problemim olmadı. Belki şimdiki çocuklar çok bi harikadır. Belki de ben azıcık gerzektim. Ama ilkokula altı yaşını doldurup gitmek, inanın hayatımda hiçbir kayba sebep olmadı.

BİR YIL DAHA OYNASIN, HAYAL KURSUN!

66 ay mı, bir yıl sonra mı tartışması benim için kişisel olarak denenmiş, sonuçları görülmüş bir hikayedir.

Hayatımda kendimi başarısız, aptal ve ezik hissettiğim tek dönemdir o 66 aylıkken yaşadığım dört ay! Devam etseydim ne olurdu? Bilmem. Belki hep başarısız bir öğrenci olarak hayat boyu topal sakat yürüyecektim. Belki okulun ikinci dönemi kendime gelip açığı kapatmaya çalışacaktım.
Ama bir yıl sonra, altı yaşında başladım okula, ne kaybettim? Bence hiç.
Göndermeyin arkadaş! Bir sene daha oynasın, hayal kursun, resim yapsın!

Gidip zorlanacağına, daralacağına, kendini başarısız, salak, ezik hissedeceğine, bir yıl sonra gidiversin.
En kötü, benimki gibi bir hayatı olur işte!

Gülse Birsel




12 Eylül 2012 Çarşamba

Allahım Lütfen Bana Bu Banyodan Ver






Ben de gün ışında makyaj yapmak, o küvette köpüklü banyo yaparken müzik dinlemek ve ışıkları loş hale getirmek hatta bişeyler yiyp içmek tembellik yapmak (ay ne çok şey yapmak istyorum bu küvettee. halbuki sadece bi küvet!) istiyorum


Seviyoruuummm!









Akşamları kitap okuyarak uykuya dalmayı, sabahları geç kahvaltı yapmayı, kahvaltıyı uzuuun uzuuun yapıp sonra miskinleşip üstüne türk kahvesi içmeyi, pembeyi, kahveyi, turkuazı, en başta kocamı, ailemi, arkadaşlarımı, hayatın bana sunduğu imkanları, ellerimi, gözlerimi, tırnaklarımı, kirpiklerimi, muhteşem yüzyılı, kuzey güneyi, aşk-ı memnuyu, bisiklete binmeyi, blog takip etmeyi, kendin yap projelerini hayata geçirmeyi, yemek yapmayı, misafirlerin yemeklerime bayılmasını, sarışın bebekleri, mutlu olmayı, mutlu etmeyi, evlilik kurumunu, okuduğum bütün okulları, yüzmeyi, daha bi sürü şeyi seviyorum..

Oohhhhh hayat bana güzel vesselam:)

7 Eylül 2012 Cuma

Diyet Listem

Düğünden sonra 5,5 kilo alarak dobik bi insan haline gelince hemen diyetisyene koştum. Parayla satılan bilgileri burda sizlerle beleş paylaşıyorum. Bana dua edin:P

Sabah: 2 dilim (kibrit kutusu büyüklüğünde) peynir (Yarım yağlı)
           veya 1 dilim peynir 1 haşlanmış yumurta
           2 ince dilim ekmek
           3 tane zeytin yada 1 ceviz
           şekersiz çay
           domates, salatalık, yeşillik

Ara: 1 porsiyon meyve ( 1 elma, armut vs yada 15 tane üzüm, 1incir, 1 ince dilim karpuz vs.)

Öğle: 4 köfte kadar et (120gr) veya 4 yumurta büyüklüğünde tavuk (200gr) yada balık (240gr)
         veya 9-10 yemek kaşığı kurubaklagil yemeği
         2 ince dilim ekmek
         1/2 su bardağı yoğurt (100gr) yada 1 bardak ayran
         yağsız salata

Ara: 2 porsiyon meyve
       veya 2 adet ceviz+ 3 adet kayısı

Akşam: 1,5 porsiyon sebze yemeği (9 yemek kaşığı)
             Not: kereviz,bakla, bezelye, pırasa, enginar, havuç ve pancar yemekleri 5 yemek kaşığı
             2 ince dilim ekmek
             1 su bardağı yoğurt (200gr)
             Yağsız salata

Gece: 2 porsiyon meyve

6 Eylül 2012 Perşembe

Gelin Çiçeğim

Gelin çiçeği gelinliği tamamlayan hatta öne çıkaran en önemli detaydır. Gelinliğim kırık beyaz olduğu için, ben yumuşak tonlarda renkli bir çiçek hazırlatmak istedim. Tam hayalimdeki gibi oldu desem yalan olur. Ben 5 Mayısta evlendim ve sezon olarak çok fazla renk alternatifim olamadı. Yine de çok mutlu olarak kullandım ve kesinlikle gelinliğin havasını değiştirdiğini düşünüyorum.
Resimler İzmir Swiss Otelde gerçekleşti. Düğün gecesi otelde kaldığımız için, gündüz çekimlerini de otel odansından başlayarak bütün otelde yaptık. Bahçesi muhteşemdi. Tavsiye ederim.

3 Eylül 2012 Pazartesi

Siliniş'e Notumu Verdim. 7!

Tess Gerritsen maceramdan daha önce bahsetmiştim. Siliniş kitabını bitirmek üzereyim. Çok iyi bir tatil kitabı, olay akıcı hikaye basit ve tahmin edilebilir olmasına rağmen sürükleyici. Grange tarzı bi yazar ama Grange daha komplike yazıyor ve ilginç detaylar veriyor. Hatta baya ülke sınırlarını aşan olay örgüleri kurguluyor. Bu anlamda Tess teyze daha yerel daha basit ama tatilde okudum, hatta karı koca okuduk. Daha geride 3 kitabı var okunmayı bekleyen. Yine böyle geniş zamanarda çerezlik okurum. Kitabın üzerinde ciltli fiyatı 25 TL yazıyor. Ben bahsettiğim gibi 9,90'a almıştım. 10 lira eder ama 25 lira etmez. 15-20 yaş arasına daha bi hitap edebilir. Benden bu kadar. Konuyu anlatmıyayım:)